Tembel Tavşan
Bir zamanlar, yemyeşil bir ormanda hayvanlar mutlu mutlu yaşarlarmış. Bir yaz mevsiminde, ormanda çok kötü bir kuraklık başlamış. Yaz kurak olduğu kadar da sıcakmış. Havalar o kadar sıcakmış ki yaz boyunca bir damla olsun yağmur yağmamış. Ormandaki hayvanlar susuzluğa daha fazla dayanamayacaklarını anlayınca, bu olumsuz duruma bir çare bulmak için bir toplantı yapmışlar. İçlerinden birisinin teklifi üzerine, bir kuyu kazmaya karar verip çatışmaya başlamışlar.
Bütün hayvanlar, hatta kuşlar bile gece gündüz çalışıyorlarmış. Ancak tavşan; “Ben daha çok küçüğüm!” diyerek çalışmak istemiyormuş. Tavşanın böyle nazlanması diğer bütün hayvanları çok kızdırıyormuş. Gel zaman, git zaman hayvanların çalışması boşa çıkmamış. Kazdıkları kuyudan buz gibi su çıkmış ve bütün hayvanlar çok sevinmiş. Kana kana içip yıkanmışlar. Tembellik yapıp, kuyunun kazılmasına yardım etmeyen tavşana ise su vermemişler.
Kral aslan, tavşanın kuyuya yaklaşmasını önlemek için, kuyunun başında her gün bir nöbetçi görevlendirmiş. Tavşan yaptığı hatayı anlamış anlamasına ama iş işten geçtiği için yapacak bir şeyi de yokmuş. Bir gece kuyuda nöbet tutma sırası file gelmiş. Tavşan fili çok severmiş. Kimse görmeden bana biraz su verir düşüncesiyle yanına gidince, filin uyuduğunu görmüş. Çok uğraşmasına rağmen, onu bir türlü uyandıramamış. En sonunda gidip kulağına bağırmış.
Fil öyle bir zıplamış ki, kuyunun etrafındaki taş ve toprak yığınına çarpmış. Bütün taş ve topraklar da kuyunun içine dökülmüş. Böylece kuyu kapanmış. Duruma çok üzülen fil ağlamaya başlamış. “Benim yüzümden oldu! Şimdi ne içeceğiz, sabah olunca diğer hayvanlara ne diyeceğim?” “Bu kadar üzülme!” demiş tavşan. “Elbette bir çaresini buluruz. Hem ikimiz beraberce çalışırsak, sabaha kadar kuyuyu temizleyip açarız.” Fil, “Ama sen küçük ve zayıfsın!” demiş.
Tavşan ise şöyle cevap vermiş, ” Sen beni şimdi gör! Bak nasıl çalışıyorum.” Gerçekten de tavşan bir çalışmış, bir çalışmış ki sormayın. Sabaha kadar fille birlikte kuyuyu tekrar açmayı başarmışlar. Ertesi gün fil, bütün hayvanlara tavşanın çalışkan-lığını anlatmaya başlamış. Herkes tavşanı alkışlayıp, kuyudan su içmeyi hak ettiğini söylemiş.
Tavşan sadece su içebildiğine değil, diğer hayvanlarla yeniden dost olduğuna da çok sevinmiş.